Lyon, Paris’ten sonra ülkenin üçüncü en büyük şehri diyorlar ama bana pek büyük geldiğini söyleyemem. Tabiki şehrin büyük ya da küçük olmasından ziyade önemli olan, Fransız mutfağını, yemeyi-içmeyi ve antik şehirleri seviyorsanız Lyon tam size göre o zaman!
Parc de la Tete d’Or (Tete d’Or Parkı)
Lyon’dayken eğer hava güzelse Tete d’Or parkında böyle bir manzarayla karşılaşabilirsiniz. Çimlerde güneşlenmek, yürüyüş yapmak veya parkın içinde bisiklete binmek gibi yapabileceğiniz birçok aktivite bulunuyor. Park oldukça büyük bir araziye sahip. Hatta içinde deniz bisikletine binebileceğiniz bir göl bile var. Üstelik bir de hayvanat bahçesi bulunuyor. Yapacak o kadar çok şey var ki birkaç saatinizi burada geçirmeniz size de iyi gelecektir.
Place des Terreaux (Terreaux Meydanı)
Bu meydan UNESCO Dünya Mirası koruma listesine girmiş gayet güzel ve görülmeye değer bir yer. Zaten eğer siz de Lyon’a gelip şöyle bir dolaşınca acıkacaksınız ve direk bu meydanda soluğu alacaksınız emin olun! Nerden mi biliyorum? Çünkü ben öyle yaptım! Meydandaki kafelerin ve restoranların yanı sıra ara sokaklarda da keşfedecek çok mekan var. Fransız usulü yemekler, hatta döner kebap bile bulabileceğiniz bu meydanda gece dışarı çıkıp eğlenmek için de bir sürü mekan var.
Meydanda “Fontaine des Bartholdi” isminde heykeli olan bir süs havuzu var. Rehberimiz Levent Bey, özgürlük heykelini de yapan mimar Auguste Bartholdi’nin eseri olduğunu söylüyor bu heykel için. Tam karşısına geçip bakınca üzerinize at arabası süren bir tanrıça görüyorsunuz. Gerçekten de çok etkileyici bi çalışma yapmış.
Basilique Notre Dame de Fourviere (Notre Dame Bazilikası)
Avrupa Rüyasıyla yaptığımız otobüsle Avrupa turu rotamızda Fransa’nın ikinci durağı Lyon. Paris’te Notre Dame Katedralini gördükten sonra “eh bu da iyiymiş” diyebilirsiniz. Size bir not yazmış olayım; Avrupa’da dolaşırken katedral, bazilika vs. gibi kelimeleri sıkça duyacaksınız. Eğer Hristiyanlık tarihiniz çok iyi değilse gitmeden önce biraz okuyun derim. Ben mi? Ben rehberimizden (Levent Bey) öğrendiğim için problem olmadı ama gerçekten farklarını bilmek lazım.
Katolikler burayı ziyaret edince hacı oluyorlarmış. Bazilika’da görevli kişiler farklı dinlere mensup kişilerle tanışmaktan ve muhabbet etmekten memnun gibi görünüyorlardı. Dini yapılarla pek ilgim yok benim diyorsanız bile güzel bir Lyon manzarası yakalamak için buraya kesinlikle gelmelisiniz. İsterseniz yürüyerek, isterseniz de finikülerle çıkmanız mümkün.
Le Mur des Canuts (Duvara Yapılan Tablo)
Ben oldum olası “graffiti” de denilen bu duvar resimlerini çok sevmişimdir. Hatta İstanbul Karaköy’de bulunan resimleri de gizli gizli desteklemişimdir. Lyon’a gelip de bu resimli duvarları görmeden Lyon’dan ayrılmayın! Tek cephesi kapalı yani pencere vs. olmayan evlerin duvarlarını 3 boyutlu resimlerle gayet renkli bir hale getirmişler. Ben ilk gördüğümde gerçek zannettim. O derece iyiydi yani!
Vieux Lyon (Eski Lyon)
Burası Lyon’un eski kent bölgesi. Şehirde yürürken batıya doğru ilerleyip iki nehri de geçince hemen arnavut kaldırımlı daracık sokakları göreceksiniz. Lyon aynı zamanda gastronominin başkenti olarak da biliniyor yani bu da demek oluyor ki Lyon’da yediğiniz yemekleri adeta bir Vedat Milor edasıyla yiyebilirsiniz! Şehrin bu bölgesindeki restoranlarda iyi bir “bouchon” tecrübesi yaşamak için menülere bakmadan restoran seçiminizi yapmayın.
Şehrin bu bölgesinde ayrıca Saint Jean Katedrali’ni veya birbirinden farklı ve ilginç gelecek olan dükkânları da gezebilirsiniz.
Şehri şöylece bi gezip yemek yemeden ayrılmayın! Ben yemeğimi de yemiş mutlu bir şekilde otobüsüme dönüyorum artık. Avrupa Rüyası ile gezeceğim daha çok yer var. Ucuz Avrupa turu yapmak isteyenlere özellikle Avrupa Rüyasını tavsiye ediyorum. Hem ekonomik bir tur oluyor hem de ekip gayet profesyonel. Daha fazla beklemeyin!
Henüz yorum yok.