Kavala’nın Osmanlı İzleri Taşıyan 7 Adresi

Yunanistan'ın en güzel ve en yaşanabilir şehirlerinden biri olan Kavala, keşfedilmemiş bakir plajları, arkeolojik alanları, tarihi dokuları ve doğal güzellikleri ile eğlence dolu bir tatil adresi. Orta ve Güney Yunanistan'daki ünlü yerler kadar turist akınına uğramayan Kavala’yı Avrupa Rüyası EKO ve PLUS’ın yanı sıra Balkan Rüyası ile de ziyaret etmeniz mümkün. Kavala vilayetinin başkenti ve ana limanı olarak kurulan ve MÖ 7.yüzyıldan beri kesintisiz yerleşim yeri olan Kavala, yüzyıllar boyunca stratejik ve ekonomik önemiyle doğu ve batıyı birbirine bağlayan liman kenti oldu. Neoklasik konaklar ve büyük tütün depolarıyla ise yakın geçmişini yansıtan eşsiz bir karaktere sahip olan Kavala, bir dönemin namı diğer Tütün Mekânı’ydı.

1. Panagia

Kavala’nın Tarihi Kent Merkezi olan Panagia’nın en önemli yerleri, Panagia Kayalarının altında bulunan Theodorou Pavlidou Sokağı’nın sonunda yer alan Panagia Kalesi, Akropolis, İmaret ve eski Deniz Feneri olarak sayılsa de, aslında bölgenin tümü tadına doyulmayacak güzellikte tarihi atmosfere sahip. Arnavut kaldırımlı dar sokakları, renkli evleri, Panagia Kilisesi'nin güzel avlusu, Halil Bey Camii ve Mehmet Ali’nin Evi ile sıra dışı bir Osmanlı mimarisini barındırıyor.

2. Kamares

“Kemerler” anlamına gelen Kamares, Kavala'nın simge yapılarından. Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1550 yılında inşa edilmiş bir su kemeri olan Kamares, 19. yüzyılda şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere Mehmet Ali Paşa tarafından onarıldı. 60 kemerden oluşan, 52 metre yüksekliğinde, anıtsal devasa bir yapı olan Kamares'te restore edilmiş tarihi evlerin yanı sıra 20. yüzyıldan kalma dükkanlar da bulunuyor.

 

3. Kale ve Akropolis

Akropolis, 1425 ve 1530 yılları arasında Osmanlılar tarafından bir Bizans kalesinin kalıntıları üzerine inşa edilen bir yapı. Akropolü yarımadaya ait duvarlara bağlayan iç ve dış duvarlardan oluşan akropol, limanın kenarındaki tepenin alt kısmını güçlendiriyordu. Savaşın yay, ok ve kılıç gibi erken silahlarla yapıldığı zamanlarda inşa edilen Kale’nin bölgeyi yeterince savunamaması nedeniyle ilerleyen yıllarda savunma kalesi olarak faaliyetine son verildi. Panagia Yarımadasını çevreleyen surlar ise, 130 hektarlık kenti korumak amacıyla 16. yüzyılın başlarında Osmanlılardan yeniden inşa edildi.

4. İmaret

İmaret, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın (1769-1849) doğduğu şehre bağış olarak inşa ettiği oldukça etkileyici bir Osmanlı yapısı olan İmaret, Panagia'nın batısında yer alıyor. Kavala'da doğup daha sonra Mısır hükümdarı olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın İmaret’i, tütün tüccarlarının bir ailesi olan Misirians tarafından restore edilerek iki medrese, iki mescit, bir imaret, bir mektep, çalışma alanları ve yurtlardan oluşan bir külliye olarak düzenlendi. 1902'ye kadar bir dini okul ve 1923'e kadar da bir vakıf vakfı olarak faaliyet gösteren yapı, 70'li yılların başında Yunanistan ile Türkiye arasındaki nüfus mübadelesinin ardından, günümüzde lüks bir otel olarak hizmet veriyor. 1817’den bu yana muazzam 18 kubbesiyle halen Kavala’da Osmanlı izlerini yaşatıyor.

5. Aziz Nikola Kilisesi

Panagia’ya deniz tarafından geldiğinizde, karşınıza çıkacak ilk yapı olan Aziz Nikola Kilisesi (İbrahim Paşa Camii), 1530 yılında Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa tarafından, Kavala'nın en büyük camii olarak yaptırıldı. 1926’da Ortodoks kilisesine dönüştürülen ve minaresinin boyu kısaltılarak çan kulesi haline getirilen yapı, tipik Osmanlı mimari özelliklerini taşıyor. Liman yakınındaki bir kiliseye uygun olarak, 1945'te denizcilerin koruyucu azizi olan Aziz Nikolaos'a (Agios Nikolaos) adanmış. Yapıyı ziyaret ettikten sonra hemen yanındaki mozaik Apostle Paul Anıtı’nı da mutlaka inceleyin.

 

6.Halil Bey Camii 

20. yüzyılın başlarında inşa edilmiş olmasına rağmen, 16. yüzyıldan kalma, erken Hristiyan bir bazilikanın temelleri üzerine yapılan Halil Bey Camii, 1930-1940 yılları arasında Belediye Filarmoni Orkestrası'na ev sahipliği yapması sayesinde Müzik Camii veya Eski Müzik olarak da biliniyor. Bazilika kalıntılarını zeminindeki cam kaplı bölümden inceleyebileceğiniz yapı, günümüzde Kavala Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapıyor.

7. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi

"Konaki" olarak da bilinen Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi, 1780-1790 yılları arasında inşa edilen iki katlı bir yapı. Haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümden oluşan yapı, inşa edildiği dönemde Kavala'nın en büyük ve akan suya sahip tek eviydi. Panagia bölgesinde yer alan yapı günümüzde müze olarak hizmet veriyor.

Bonus: Tütün Müzesi

Her ne kadar Osmanlı dokusu olmasa da, Tütün Müzesi’nin yeri ve önemi Kavala için çok başka. Zira tütün yetiştiriciliği, 19. yüzyılın başlarında Kavala'da başladı ve 150 yıldan uzun süre de şehrin tarihinin ayrılmaz bir parçasını oluşturdu. 1918'den itibaren Kavala'da yaklaşık 50 tütün şirketi faaliyet gösterirken, 160 tütün deposu da ülkenin tütün işçilerinin yarısını istihdam etti. Ancak, 1929'da ortaya çıkan dünya ekonomik krizi yüzünden Balkanlar'ın en büyük tütün merkezini büyük bir düşüşe sürükledi. Kavala’ya kadar gelmişken mutlaka, tütün endüstrisinin tarihini anlatan Tütün Müzesi’ni ziyaret etmeden dönmeyin.

Palmiye ağaçlarıyla süslü limanı, Arnavut kaldırımlı sokaklarda yan yana duran şirin evleri, tavernaları ve sevimli balıkçılarıyla Kavala, Avrupa Rüyası ve Balkan Rüyası’nın en zarif adresi. Keyfini çıkarın!

 

YORUMLAR

  • Henüz yorum yok.

YORUM YAP