Fransız Rivierası'nda, Alplerin eteklerinden Akdeniz'in güneydoğu kıyılarına uzanan Nice, doğal güzelliği ve ılıman iklimi ile 18. yüzyılın ikinci yarısında, aristokrat aileler tarafından keşfedildi. Günümüzde ise her yıl 4 milyon turist alan kent ülkesinin Paris'ten sonraki en yoğun havaalanına sahip. Côte d'Azur'un başkenti ve her ziyaretçinin mutlaka görmesi gereken bir yer olan Nice, tarihi zenginlikleri, yıl boyu güneşli gün sayısı ve çarpıcı sahiliyle adı gibi güzel Fransa kenti.

La Belle Epoque mimarisine hayran kalın

“Güzel Çağ” anlamına gelen La Belle Epoque, 1870’de yaşanan Fransa-Prusya Savaşı ile II. Dünya savaşı arasında kalan döneme verilen isim. Hem sosyal hem kültürel açıdan birçok değişimden geçen Fransa’da, o dönem imkânsız denilen her şeyin başarılabilir olduğuna inanılıyordu. Haliyle bu akım mimariye de yansıdı. Devasa bulvarlar ve olağanüstü tasarımlarıyla göz kamaştıran yapılar, aradan yıllar geçmesine rağmen hem göze hem de ruha hitap etmeye devam ediiyor. Boulevard de Ciminez’de karşınıza çıkan Grand Hotel, en büyük otel olma özelliğine sahip olan Majestic Hotel ve Kraliçe Victoria’nın en beğendiği eser olan Excelsior Regina Sarayı’nı gördüğünüzde adeta geçmişe bir yolculuk yapıyorsunuz.

Nice plajlarında Akdeniz’e doyun

Akdeniz’in masmavi ve tertemiz denizine doymak için Nice en güzel yerlerinden olan uzun sahil şeridi, 18.yüzyılda İngiliz aristokrat aileler tarafından fazlaca tercih ediliyordu. Günümüzde ise bisikletliler, koşucular, yürüyüşçüler ve bu muhteşem manzaranın keyfini çıkarmak isteyenlerle dolup taşan sahil, geleneği devam ettiriyor. Hemen sahilin yanındaki cadde üzerinde bulunan bar ve restoranlar da Akdeniz’in muhteşem manzarasına hâkim. İster sahilde bir şezlong kiralayıp denize girin, isterseniz de barda oturup bir bira açın, ne yaparsanız yapın mutlaka Akdeniz’in bu eşsiz güzelliğine doyun.

Gün batımında Castle Hill’den panoramik Nice manzarası izleyin

Nice, başlı başına çok güzel ve şirin bir şehir fakat bazı yerler var ki hem şehri hem de şehrin dışında kalan kırsal bölgeleri rahatlıkla görebileceğiniz eşsiz manzaraya sahip. Asansörü ya da merdivenleri kullanarak çıkabileceğiniz Castle Hill’de piknik yapabilir ve hatta biraz yürümeyi göz alırsanız da şehrin biraz dışında kalan Mont Boron’a gidip yeşilin en güzel tonlarına doyabilirsiniz. Ama siz yine de gün batımına denk getirmeye çalışın!

Nice’in caz ile kadim tarihini kutlayın

Cazın Amerika’da popüler olmasının ardından Avrupa’ya da sıçraması fazla gecikmedi. 1920’lerde Nice’e gelen Amerikalılar, bu muhteşem müziği de beraberlerinde getirdiler. Bunun öncülerinden olan F. Scott Fitzgerald, Nice’te devasa bir malikane kiralayıp çılgınca partiler yapıyor ve I. Dünya Savaşı’nın kötü etkilerini zihninden silmeye çalışıyordu. Her yıl temmuz ayında yapılan caz festivallerinin yanı sıra kentte oldukça fazla caz müzik yapan mekanlar bulunuyor.

Eski Kent Merkezi’nin Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşın

Nice’in Eski Kent Merkezi’nin taş örme sokakları adeta şehrin sembolü olacak kadar güzel, üstelik dolaşması da pek keyifli. Özellikle Eski Liman’ın (Le Vieux Port) olduğu bölgenin atmosferi insanın içine işliyor, neredeyse hiç ayrılmak istemiyorsunuz! Bir sabah bu sokakları erkenden gezin, yeni yeni açılan kafelerin birinde günün ilk kahvesini siz için ve sonra biraz vitrinleri dolaşıp harika bir gün geçirin!

Avrupa Rüyası EKO ve PLUS ile ziyaret edebileceğiniz Nice, Côte d'Azur'un en zarif kenti. Bu şirin Ege kasabasına benzeyen kenti ziyaret etmenin keyfini çıkarın!