Ormanları, nehirleri ve göllerinin yanı sıra Kraków ve Gdańsk gibi şık ve sıcak kentlere, enerjik başkent Varşova'ya da ev sahipliği yapan Polonya, Orta Avrupa'da, zengin tarihi ve rengarenk mirasıyla kuzeyde Baltık Denizi’nden Tatra Dağları'na dek uzanan bir coğrafyada yer alıyor. Nüfusunun üçte birini kaybetmesine ve pek çok acı yaşamasına rağmen günümüzde geleneksel özelliklerini koruyarak kozmopolit hale gelen Polonya, hayli misafirperver bir ülke. Yaratıcı ve girişimci etkinlik ve festivalleri, eğlenceli gece hayatı, modern mimari yapıları, eşsiz gezilecek yerleri ve bakir doğal güzellikleri ile Polonya her geçen yıl daha fazla ziyaretçi ağırlıyor.
Krakow küllerinden doğarak muhteşem bir şehre dönüştüğünden beri Polonya’nın en önemli ikinci şehri olarak öne çıkıyor. Kültürel, sanatsal, akademik ve ekonomik hareketliliğin merkezi olan kent, Vistula Nehri üzerinde yer alıyor. Gezmesi çok kolay ve oldukça keyifli olan kentte görülmesi gereken her şey de tam şehrin kalbinde yer alıyor.
Polonya başkenti Warsaw, 12.yüzyılda kurulmuş olmasına rağmen II. Dünya Savaşı’nda çok ciddi hasar görerek neredeyse tamamen yok olmaya yüz tutmuştu. Ancak kendini öyle iyi toplamayı başardı ki hem tarihi hem de kültürel bakımdan olağanüstü bir atılım yaptı. Günümüzde yine parıldamaya başlayan bir zamanların “Kuzey’in Paris’i”, ünlü klasik müzik bestecisi Fryderyk Chopin’in de doğum yeri. Her yaştan ziyaretçiyi memnun edebilecek bir yer olan Copernicos Science Center ise mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Baltık Denizi’ne kıyısı bulunan Polonya’nın en büyük şehirlerinden Gdansk, aynı zamanda Danzig olarak da biliniyor. Çalkantılı bir geçmişe sahip olan kentin yönetimi zaman içerisinde Almanya ve Polonya arasında gidip geldi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise tamamen Polonya’ya ait olarak özgürlüğünü ilan etti. Dünyanın en büyük tuğladan yapılma kilisesi olan St. Mary’e de ev sahipliği yapıyor.
Tarih boyunca Prusya, Polonya, Almanya ve Bohemya tarafından yönetilen Wroclaw batı Polonya’nın en büyük şehri. Oder Nehri üzerinde yer alan şehir 1945’ten bu yana Polonya’ya ait. Halen ülkenin diğer büyük şehirlerine nazaran daha az bilinmesine rağmen, aslında mimarisi ile tüm rakiplerinin çok önünde. Görülecek ana yerler arasında Pazar Meydanı, Eski Belediye Binası, St. Elizabeth Kilisesi ve Polonya’nın en büyük hayvanat bahçesi yer alıyor.
Polonya’nın en büyük üçüncü üniversitesine sahip Poznan, ülkenin akademik merkezi olarak da biliniyor. Aralarında Malta Uluslararası Tiyatro Festivali gibi her yaz düzenlenen birçok uluslararası etkinliğe de ev sahipliği yapan şehri yürüyerek çok rahat gezebilirsiniz.
Avrupa Rüyası PLUS ile ziyaret edebileceğiniz Polonya, Avrupa’nın baş döndüren kaotik yerleşimlerinden uzak, bozulmamış bir kültürel birikime sahip. Köklü Yahudi mirasına da ev sahipliği yapan ülke, çağlar boyunca yaşayan bir mimarlık laboratuvarı olarak kabul ediliyor. Gotik, Rönesans, Barok ve Art Nouveau mimari tarzlarını gururla taşıyan şehirleri, Orta Çağ kaleleri ve şahane doğası Polonya’yı en güzel Avrupa ülkelerinden biri haline getiriyor.
Henüz yorum yok.