SOFYA'DA BİR RÜYA

Geçtiğimiz Kurban bayramında yurt dışı uçak bileti fiyatlarının fazla olması nedeniyle daha ucuz avrupa turları arayışımız başladı. Yurtdışı turlar konusunda uzman birkaç eşe dosta danıştıktan sonra Avrupa Rüyası ile otobüsle avrupa turunu bize önerdiler. Araştırdık ve kararımızı verdik. Avrupa Rüyası'nın organizasyonuna kayıt yaptırdık ve Avrupa Rüyası otobüsüyle düştük yollara.

Ver Elini Sofya!
İstanbul'dan atladık Avrupa Rüyası otobüsümüze ve yolculuk başladı. Kapıkule'ye rahat ulaşıyoruz. Sınır kapısında hızlı bir aramadan geçip Bulgaristan'a giriş yapmamızla beraber uyku çöküyor ve Sofya'ya varışımızla uyanıyoruz. Bulgaristan'ın başkenti Sofya bizi adeta büyülüyor. Sanat tarihi öğrencisi olduğumdan Avrupa mimarisi ve doğu bloğu ülkeleri her zaman ilgimi çekmiştir. Şehrin nüfusu yaklaşık 1,2 milyon kadar ve bize de çok kalabalık bir şehir gibi gelmiyor. Bu yüzden rahat rahat caddelerini çarşılarını geziyoruz. Sofya gezimizi başka bir yazımda detaylı anlatacağım ama beni büyüleyen bir yeri anlatmak için ayrıca bir yazı yazmak istedim.

Boyana Kilisesi
 Sofya'nın 8 km güney batısında, Vitoşa dağı eteklerinde yer alan Boyana Kilisesi, farklı dönemlerde inşa edilen üç yapıyı içeren bir dini kompleks özelliği taşıyor. 1979 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine giren bu kilisede beni en çok etkileyen şey iç duvarlara işlenmiş ve hala canlı kalabilmiş freskler oluyor.

 Etraftan edindiğimiz bilgilere göre buradaki freskler en iyi muhafaza edilmiş Doğu Avrupa ortaçağ eserlerinden. Benim de derslerde öğrendiğim kadarıyla buradaki freskler daha sonra sanat okulları için de ilham kaynağı olmuştur. Kilisenin duvarlarına işlenmiş 80 sahne ve 240 insan figürü var. Fresklerin sanatçılarını sorduğumda kesin bir bilgi alamıyorum ama restorasyon çalışmaları sırasında fresklerin birinde "1. Vasiliy" adında bir imza keşfedilmiş. Ortodoks inancına göre bu tarz resimleri yapanların kimliğinin gizli kalması gerektiğini söylüyorlar.

Tarihçesi ve Mimarisi
Kilise, üç aşamada inşa edilmiş. Doğu kanadı 10.yüzyıl sonu, 11. yüzyıl başında; ona bitişik olan, dışı seramik kaplı iki katlı kilise yapısı 13. yüzyıl ortasında ve kilisenin batıya doğru genişletilmesi ile oluşan üçüncü kısım 19. yüzyıl ortasında yapılmış. İlk olarak yapılan alan başlangıçta bir tapınak olarak tasarlanmış ve haça benzeyen, çaprazlama mimarisine benzer şekilde planlanmış. Bu ilk bölüm Aziz Nikola’ya adanmış tek apsisli küçük bir şapel olarak inşa edilmiş.

 Daha sonraki yıllarda İkinci Bulgar İmparatorluğu zamanında (13.yy) Desislava'nın emriyle batı duvarına iki katlı yeni bir kilise inşa edilmiş. Dış cephesi seramiklerle süslü bu yapıdan içerdeki eski kiliseye geçiş yapabilmek mümkün.
 Bir rivayete göre, bu freskin ustası Kaloyan’ın eşi Desislava’yaaşık olmuş. Gerçekten de Desislava’nın güzelliği ve kadınsı yumuşaklığı göze çarpıyor ve görenleri etkiliyor.
Tamamı tuğladan yapılan bu kilise bence en mükemmel ve eksiksiz Doğu Avrupa Ortaçağ sanat eseri olarak korunmuş ve günümüze kadar ulaşmış. Sanat eserlerine özel ilgim olduğundan beni son derecede etkileyen bu kiliseden ayrılmak istemesem de bu güzelliği ardımda bırakıp tekrar Sofya şehir merkezine dönüyoruz.
 Sizlerin de yolu Bulgaristan'a düşer Sofya'nın güzelliğini görmek isterseniz bizim gibi otobüsle seyahat edebilirsiniz. Ucuz Avrupa turu yapmak isteyenlere Avrupa Rüyası tavsiyemizdir.

YORUMLAR

  • Henüz yorum yok.

YORUM YAP